Mikotoksik

Mikotoksik

Bugünün ve yarının en büyük tehditi;

Tarımsal ürünlerde mikotoksin oluşumu uygun koşullarda ürüne bağlı olmak üzere, hasattan üretime kadar hemen her aşamada meydana gelebilmektedir. Mikotoksinler, küflü ve toksinli gıdaların tüketimi ile ilişkili olarak insanlarda karaciğer, böbrek gibi organlarda birikir ve toksinli yemlerin tüketimi ile de sütlere geçer.Mikotoksinler sadece ticari bir problem olarak değil aynı zamanda, sağlığı tehdit eden ciddi bir tehlike olarak da görülmeli ve değerlendirilmelidir.

Sağlık ve beslenme açısından değerli pek çok tarımsal ürün aynı zamanda mikotoksin açısından risk taşımaktadır. Bunlar arasında fındık, antep fıstığı, kuru incir, siyah zeytin, kırmızı toz ve pul biber gibi ihraç ürünlerinin yanında hububat süt ve ürünleri gibi yüksek miktarda tüketilen temel gıda maddeleri sayılabilir. Söz konusu ürünlerin bir kısmında mikotoksinler doğal olarak oluşurken, pek çok üründe hasat, kurutma, nakil, işleme ve depolama esnasındaki hatalı uygulamalar nedeni ile meydana gelmektedir.

Mikotoksinlerin gelecek nesillerin de sağlığını tehdit ettiği unutulmamalıdır. Mikotoksin oluşumunun önlenmesi tek başına araştırıcıların, üreticilerin veya kamu kurumlarının üstesinden gelebilecekleri bir konu olmayıp, ortaklaşa çözüm yolları aranmalıdır.

BM Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), dünya genelinde tarımsal ürünlerin %25’inin ciddi boyutta mikotoksinlerle kontaminsayona uğradığını bildirmektedir. Mikotoksinler, hem sağlık hem de ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bu güne kadar 300 civarında mikotoksin belirlenmiştir. Bunlar arasında özellikler AF (aflatoksinler), OTA (Okratoksin A), FUM (Fumonisinler), Patulin, Zearalenonlar ve Deoksinivalenol’ün toksik etkileri deneysel çalışmalarla desteklenerek kesinlik kazanmıştır.

Mikotoksin çeşidine bağlı olarak vücutta etkilenen organ ve sistemler farklıdır.

  • AF: Karaciğeri
  • OTA: Böbrekleri
  • FUM: Böbrek ve özofegal sistemi
  • Trikhotesenler: Mukoz membranları
  • Zeraleanon: Ürogenital sistemleri

Mikotoksinler içerisinde aflatoksinler kanserojen bileşikler olduklarından diğerlerine göre daha tehlikeli olarak kabul edilmektedir.

Aflatoksinlerin insanda, farede ve alabalıkta karaciğer kanserine yol açtığı kanıtlanmıştır.

Aflatoksinler aynı zamanda çiftlik hayvanlarında verim azalmasına ve et kalitesinin düşüşüne neden olmaktadır.